28 Mart 2012 Çarşamba

Ayvaz'ın Sırrıdır Bu


ben bir kuzgunun içiyim
ben bir içim ayvaz..

senin ülkenden başka yerim yoktur
senin ülken beni kaldıramaz
isimler takarım kendime
başka yerlerden çağırırım
kendim denen hayvanı
senin ülken kaldıramaz
göğsüme oturan dağı kaldıramaz
dağı denizine kırgın
poyrazı karayeline küs
senin ülken..
ne yaz geldiğinde sarışınsın artık
ne ellerin var beklediğin kadar
bir hayali sürüp durursun kağıtlara
kara bir duvak gibi örter yüzünü
kelimeler..

yankılanır göğsün akşamüstü
bir deli şarkı bir deli yerinden yakalar
ne yazık çocuk olamayacaksın bir daha
dönüp dolaşıp bulacağın benim
o ağacın gölgesinde
süte belenecek gözlerin ellerin
nasıl diye sorma ayvaz
sorma parçalanırım
sırrıdır bu azgınlığının
bir çağlayan gibi akacaksın bana
son incir en güzel incir
balları akacak gençliğini yalarken
beni bu var oluşun içinde
bulacaksın...

yankılanır göğsün akşamüstü
basarsın dar sokaklara basmazsın
sırrıdır bu kuzgunluğunun
ben bile bilemem parçalanırım
ki harp boruları ve mor bandıralar
soluklanır içliğimde
ben bile bilemem
kara tüylü soluklar aldığını
hangi nezarethane tanrısından..

yıldızlar kaysa
tuttuğun dilekler seni pek tutmasa
atlasa çatılardan düşler
kar kristali düşler
korkma ayvaz
benim tılsımım saçlarını ağartacak,
ve çocukluğunu verecek geri..

yalnızlık kimseye kalmaz...


Onur Erler - 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder